İnsanlık var olduğundan bu yana temel gereksinimler arasında yer alan iletişim, tarihsel süreç içinde sürekli gelişim göstermiştir. İletişim teknolojilerinin gelişmesi medyanın toplumsal yaşamda merkezî bir konum elde etmesine yol açmıştır. Medya, böylelikle toplumsal yaşamda ve örgütlenmede aktif rol edinerek hayatın her alanında etki derecesini giderek arttırmıştır. Geleneksel medya araçlarıyla iletişimin tek taraflı işlevi, yeni medyayla birlikte karşılıklı etkileşime dönüşmüş ve zaman-mekân sınırlılıkları ortadan kalkmıştır. Bu kapsamda medyanın, hayatın her alanındaki işlevi, özellikle ülke yönetiminde yer alan erklerden dördüncüsü mü yoksa birincisi mi olduğu yönündeki tartışmaları da gündeme getirmiştir. Medyanın siyasetle ilişkisi ve ülke yönetimine kamuoyu oluşturma ve gündem belirleme işlevinden kaynaklı müdahil olması Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde gerçekleşen darbelerde de roller edinmesini sağlamıştır. Türkiye’de demokrasiye müdahale etmeye yönelik son kalkışma olan 15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinde ve demokrasinin savunulmasında medyanın rolü yadsınamaz. Medyanın o gece takındığı tutum ve yayınlar, halkın darbecilere karşı mücadelesini yönlendirmiş ve etkilemiştir. Halkın 15 Temmuz gecesinde yaşanan olaylardan anında bilgi edinmesi ve yöneticilerin halkla iletişiminin sağlanması, keza darbecilerin kisveleri ve amaçları hakkında bilgilendirici yayınlar yaparak önemli görevler üstlenen medya kuruluşları, darbenin başarısız olmasıyla toplumsal yaşam ve demokrasinin inşası ve korunması bakımından da etkin bir rol oynadığını ve oynayacağını ortaya koymuştur.
Tanıtım Metni