Sanki buradan hiç ayrılmamış, başka bir hayata doğmamış hissiyle dolmuştu. Heyecanı biraz daha yatıştığında diğer kimliğini, yani Samir‘i çok özlemiş olduğunun farkına vardı. İki ayrı hayat ve iki ayrı kişiliği barındırmak ne kadar da zordu. Daha zor olan anlar arkasından gürleyen sesle yaşanmaya başladı. Bulunduğu yerden yoğun bir korkuyla sıçramıştı. Kaan‘ın korktuğunu anlayınca sesini alçalttı biraz.- Söyle çocuk. Bu saatte ne işin var burada?Kaan‘ın ağzı düğümlenmiş, hipnoz olan süjelere dönüşmüştü.- Seni bekliyorum çocuk konuşsana. Evimi neden dikizleyip duruyorsun? diye sordu iri yarı, aşırı yakışıklı çocuk.- Almir, dedi güçlükle.- Evet. İsmimi nereden biliyorsun? Tanıştık mı daha önce?-Tanıştık, hem de çok yakından. İçeri girebilir miyim?