Acı, insanı hastalıklara karşı uyaran bedensel bir işlev midir, yoksa mevcut işlevlerin hasarı bağlamında ortaya çıkan karmaşık bir olgu mu? Hem bedensel hem de duygusal sonuçlarıyla kültürel bir izlek midir, insanın kırılgan ve hassas yapısını sakınım güdüsüyle canlı tutan bir savunma mekanizması mı? Belki de hepsi...Antropolog David Le Breton, çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşanlardan, bir ritüel dahilinde deneyimlenmek üzere kasten üretilenlere; kolaylıkla dindirilebilenlerden sonu ötenazi talebine varanlara, acının farklı toplumlar ve çağlar boyunca insan bedeninde ve belleğinde kapladığı o büyük ve kuytu alanı araştırmaya girişiyor. Farklı veçhelere bürünebilen bu kavramın güçlü sembolik etkilerinden eğitici boyutlarına, ahlak ile ilişkisinden bir ritüel olarak konumuna, kültürel yansımalarından tıbbi bir veri olarak değerlendirilme sürecine uzanan geniş bir kapsam sunuyor.Acının Antropolojisi, insanın bulunduğu toplum, kültür ve çağın da ötesinde, bireyselliği uyarınca kutsal bir yara, ceza, lanet, memento mori ya da şifa olarak görülebilen bu kaçınılmaz semptoma dair derinlemesine bir çalışma...
Tanıtım Metni