Birçok katilin içindeki öldürme arzusunun doğuştan geldiği düşünülmektedir. Ancak bu arzuya uygun hareket etmek ya da bu arzuya dur demek öğrenilen bir davranıştır. Bu noktada ayrım yapmayı sağlayan etkenlerden biri de çocukluk çağı travmalarıdır. Birçok katilin cinsel, fiziksel veya duygusal çocukluk çağı travması olduğunu biliyoruz. Olası sorunlu genetik yapıların üzerine eklenen ağır çocukluk travmaları, kulağa delice gelen öldürme eyleminin hazırlayıcısıdır. Sağlam bir aile yapısının olmaması -ebeveynlerin kayıp ya da uyuşturucu bağımlısı olması, cinsel istismar ve/veya fiziksel şiddet varlığı, törelerden gelen emirler- bir başka tetikleyicidir. Böyle bir ortamda yetişen çocuk, doğru yanlış nedir bilmeyen, empatiden yoksun bir sosyopata dönüşür. Bu dönüşüm sonrası, çocukken çektiği acılar artık sadece cinayetle dinecektir. İşte bu kitap, cinayete giden süreci, kadın, erkek, çocuk ve seri katiller ile töre cinayetleri ve intihar bağlamında analiz etmektedir.