Tarihin hemen hemen her döneminde farklı şekillerde tezahür eden terörizm olgusu, devlet düzeni, dolayısıyla toplumsal barış ve buna bağlı olarak bireysel özgürlükler için tehdit olarak görülmektedir. Bir yandan, silahlı veya silahsız, terör faaliyetleri insanlığı hedef alırken, diğer yandan bu tür faaliyetlerini başta "hak arama" olmak üzere çeşitli temel hak ve özgürlüklere dayandırmak suretiyle meşru kılmaya çalışan menfaat grupları, terör aracılığıyla ciddi miktarda kayıt dışı kazanç elde etmektedir. Buna karşın, toplumun güvenliğini sağlamakla yükümlü devlet mekanizmasının terörle mücadelesi, görev ve sorumluluklarının başında gelmektedir. Bu noktada, mücadeleyi üstlenen devletin alması gereken tedbirlerle vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini ne dereceye kadar kısıtlayabileceği sorusuna öteden beri cevap aranmaktadır. Ayrıca, bu mücadelede terörün hedef aldığı vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini sınırlandırırken, vatandaşı olsun ya da olmasın, terör eylemlerine doğrudan veya dolaylı olarak katılan kişi veya kurumlar bakımından devletin nasıl tavır takınması gerektiği de ayrı bir sorun olarak gündemi meşgul etmektedir.
Bu çalışmada, tarihsel süreç içindeki seyri ortaya konularak terör kavramı açıklanmaya çalışılmış, devlet ve ilgili uluslararası kuruluşların bu mücadelede kullandığı hukuki araçlar, bilhassa hukuk devleti ilkesi ve buna bağlı prensipler çerçevesinde ceza muhakemesi kurumları üzerinden insan haklarının sınırlandırılması sorunu etrafında incelenmiştir.