Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda kabul edilebilirlik koşullarından biri olan kişi bakımından yetki kendi içinde iki koşulda incelenir. Bunlardan biri mağdur sıfatı diğeri ise başvuru ehliyetidir.
Bireysel başvuru hakkının taşıyıcısı veya öznesi olabilme yeteneği şeklinde tanımlanabilecek olan başvuru ehliyeti, hukukumuzda, kamu tüzel kişileri yönünden özgün bir soruna karşılık gelmektedir. Çalışma, karşılaştırmalı hukuk verilerinin eşliğinde bu sorunu incelemektedir.
Kamu tüzel kişilerinin başvuru ehliyetine sahip olup olamayacağı sorunu iki ana boyutta ele alınmalıdır. Çalışma da bunlara karşılık gelecek biçimde iki bölüme ayrılmıştır.
İlk boyut, "herkes"in bireysel başvuru yapabileceğini düzenleyen Anayasa hükmüne rağmen yasa hükmüyle kamu tüzel kişilerine başvuru yasağı getirilmiş olmasıyla ilgilidir. Bu doğrultuda ilk bölümde konuya ilişkin mevcut hukuki düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi'nin norm denetimi kararı çeşitli açılardan değerlendirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, norm denetimi kararında ortaya koyduğu yaklaşımı somut bireysel başvurularda da devam ettirmiştir. Sorunun ikinci boyutu kendini bu bağlamda göstermektedir. Başvuru ehliyetinin tespiti açısından kilit unsurlar, hak ihlali iddiasına muhatap "kamu gücü" kavramı ve başvurucunun hak ihlali gerçekleştiğini öne sürdüğü başvuruya konu olay yani "somut olaydır. İkinci bölüm bu kavramlar etrafında şekillendirilerek kamu tüzel kişilerinin başvuru ehliyetine yönelik somut sonuçlara ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin gerek norm denetimi kararında gerek somut bireysel başvurularda izlediği ve yerleşik içtihadı hâline gelen şekilci yaklaşımın altında yatan temel neden, hak ihlali iddiasına muhatap kamu gücü kavramının salt organik anlamıyla nitelendirilmesidir. Bireysel başvurunun niteliği ve işlevine uygun olmanın yanı sıra Anayasa'nın özü ve sözüne uygun olan ise kamu gücü kavramının fonksiyonel anlamıyla nitelendirilmesidir.