Bilmediğiniz kadınları otomobilinize almayın. Beyninizi soyabilirler. İstanbul‘da çalıştığı şirketin büyük bir yolsuzluğunu yakalayan Cenk Merdivenci, bunu kârlı bir şantaja dönüştürüp 20.000 Euro aylıkla Barcelona‘da gününü gün etmeye başlar. Artık güzel kızlarla takılmaktan ve yazmaya başladığı bir romanı tamamlamaktan başka işi yoktur.Bir gün girdiği kitapçıda gördüğü bir romanla şoke olur. Bu kitap, kendisinin yarıya kadar yazdığı romanın aynısıdır. Sanki birisi beynini okumuş, konusuyla, ismiyle ve kapak tasarımıyla aynı kitabı yapmıştır. Kitabın kapağında yazar olarak Thomas Andersen ismi bulunmaktadır.Cenk Merdivenci, sevgilisi Çimen‘in de yardımıyla Thomas Andersen‘e ulaşır. Olaydan habersiz olduğunu söyleyen Thomas Andersen, Çimen‘den çok hoşlandığı için onlara yardım etmeye karar verip bir maceraya gözünü kırpmadan dalar. Cenk Merdivenci ise olayı çözmek için kendi başına sıkı bir takibe girişmiştir. Bu takip onu hayal bile edemeyeceği bir yerlere götürecek, entelektüel otoyol fahişelerinin, anarşist sanat örgütlerinin pençesine düşürecek, ama hiç biri, Thomas Andersen‘in karmakarışık ve çok katmanlı ruh labirentlerinde yapacağımız yolculuklar kadar renkli olmayacaktır. Ki o labirentlerde saplantıya varan bir aşkın öyküsü, dünyaca ünlü bir masalcının yeteneksiz torunu olma olasılığının getirdiği çelişkiler, sevdiği kadın için yazılan masal-öyküler ve bir tutkuya karşılık cömertçe sunulan bir yaşam vardır.