TTK'nın anonim ortaklığa ilişkin düzenlemelerinde, alacaklıların korunması gereğinden hareket edilmektedir. Zira anonim ortaklık alacaklılara karşı yalnızca malvarlığı ile sınırlı olarak sorumludur (TTK m. 329). Alacaklıların korunması gerekliliği, çıkar grupları arasındaki menfaat çatışmalarının artmasının daha da muhtemel olduğu tasfiye aşamasında önemini artırmaktadır. Anonim ortaklık bir sona erme sebebinin gerçekleşmesi ile birlikte kural olarak tasfiye aşamasına girmektedir. Tasfiye, sona ermiş ortaklığın malvarlığını nakde çevirmeye, mevcut yükümlülüklerini ve borçlarını ifa etmeye, alacaklarını tahsil etmeye ve geride tasfiye bakiyesinin kalması durumunda bu bakiyeyi pay sahiplerine dağıtmaya hizmet eden bütün tedbirleri içeren bir süreci ifade etmektedir. Anonim ortaklığın tasfiye süreci emredici olarak hüküm altına alınmıştır (TTK m. 340). Tasfiyeye ilişkin bütün hükümlerde alacaklıların korunması gözetilmekle birlikte (TTK m. 532-m. 548), alacaklıların çağrılması ve korunmasına yönelik özel olarak TTK m. 541 hükmü de ihdas edilmiştir. Söz konusu özel hükmün yanı sıra alacaklılar, ek tasfiye yolunun işletilmesi (TTK m. 547) ve tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin hükümler (TTK m. 553 vd.) yoluyla da korunmaktadırlar.
Çalışmada tasfiye süreci, alacaklıların korunması gereği üzerinden genel olarak incelenmektedir. Ayrıca alacakların TTK m. 541 hükmünde öngörülen alacaklıların korunmasına ilişkin hukukî süreç yoluyla, ek tasfiye kurumu yoluyla ve tasfiye memurlarının sorumluluğu kurumu yoluyla korunması hususları özel olarak incelenmektedir.