KEHF – ASİ ÇAKILTAŞI 1 Dışarıda devam eden bir hayat, içimde kalbi duran ufak bir kız çocuğu vardı.Göğsümde bir labirent kurmuş, çıkışa varan tüm yolların sonunu onun mağarasının girişine yerleştirmiştim.Islanmaya başlamış bir kelebeğin kanadını nefesinle kurutamazsın, parçalarsın.Ona bunu anlatamadım.Bana bunu anlatamadı.Üstüme yağmaya, beni ıslatıp nefesiyle parçalamaya yemin etmişti.Üstüme yağmasına, beni ıslatıp nefesiyle parçalamasına izin vermiştim.Sanki bir mezarım vardı, yerini ondan başka kimse bilmiyordu.Bir adam dizlerimin önüne oturdu, yara izlerimi öptü.Bana tıpkı bir mağarayı anımsatan siyah gözlerle baktı.Biliyordum.Kehf benim kanatlarımı ıslatan yağmurdu.Kanatlarımdan ruhuma akıyordu.“Küçücüğüm.” REYC – ASİ ÇAKILTAŞI 2 Tanrı, ölen çocuklar için cennette bir oyun parkı inşa etmiş, duydun mu? Parkın içine kar yağıyormuş ama hiç soğuk olmuyormuş; güneş yanarak parlıyormuş ama asla yakmıyormuş. Ölü çocuklar terlemiyor, düşse bile canları yanmıyor, asla hastalanmıyor, hiç yorulmuyormuş. İçimdeki kız çocuğu kendini nefes boşluğundan vurdu. Şarjörün içine yirmi altı kurşun dizdi; yirmi altı el sıktı nefes boşluğuna. Yirmi altıncı patlama sesinde uykumdan uyandım ama onu kurtaramadım. Yirmi altı seksek kutusu çizdim. Yirmi altı kez zıpladım tek ayağımın üstünde. Yirmi altı kez düştüm. Yirmi altı kez yandım. Ben hiçbir zaman kendi kuyumdan su içmedim. Tanrı'nın avuçlarındaki suya düşen yansımama baktım. Reyc'e baktım. Saatin anahtardan akrebi beni çocukluğumdan soktu. Canım adam. NEYT – ASİ ÇAKILTAŞI 3 Şafak tüm ışıklarını yaktı. Güneş, akşamüstü intihar etti. İçimde büyüttüğüm kız çocuğunun elini tutup benden uzaklaşmaya başladığında, uzun boyu kadar derin bir kuyunun önünde durmuş, kuyunun dibinde ölmüş güneşin sönmüş cesedini izliyordum. Beklediği kişi gelmediğinden ölemeyen o insandım; ölüm döşeği yaşadıklarımdı. Suya düşen yansımama bakıyordum. Boğuluyordum, ölmek nedir bilmiyordum. Yanıyordum, sönmek nedir bilmiyordum. Diniyordum, bitmek nedir bilmiyordum. Ne kadar kesilmem gerekiyorsa tam sırasıydı, kesileyim diyordum ve bir makas usulca kesmeye başlıyordu zamanı. Zamanın damarındaydım. Zaman ile birlikte kesiliyordum. Zaman ile birlikte kanıyordum. Elini tuttuğu küçüklüğümle dönüp o siyah gözleriyle bana baktı. Ve acıların bile kurutamadığı damarlarımı, o kasım gecesi ekmek bezine sarılan bebeğin siyah gözlerinde gördüklerim kurutmaya başladı. Görüyordum. Neyt benim kalbimi taşıyan damardı, Nabzımdan canıma fısıldıyordu. “Damar yolumsun.”
Tanıtım MetniTanıtım Metni