İlmi ve irfani geleneğin uzak sınırlarında yaşayan insanoğlu, varlık planını arayıp durdu. Tanrı’nın yarattığı ilk varlığı merak edip, kainatın bilgisine takıldı yıllarca. Derken, her şeyi tam olarak bildiğini zannettiği bir anda zamansızlık ve mekânsızlık kesti yolunu. İşte Hallac-ı Mansur efsanesi böyle bir ortamda doğup büyüdü. Meraklı bir genç olan Hallac-ı Mansur’un öğrenmek istediği o kadar çok şey vardı ki, isimlerini saymak bile insanın başını döndürmeye yetiyor. İşte onlardan bazıları: • Yıllardır mabetlerde titizlikle korunan ilahi sır neydi? • Deha ve deliliğin ayrıldığı çizgi sıratı mustakim miydi? • Ruhun kendi farkındalığını fark etmesi, kişiyi hiçliğe mi götürür yoksa yeni bir varlık planına mı? • Aklın akılsızlığı kavraması mümkün mü?
Tanıtım Metni