İnişli çıkışlı bir tarihsel sürece sahip olan Rusya-Çin ilişkileri üzerine çalışmak, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki süreçte daha büyük önem arz etmiştir. Bu süreçte iki ülke arası ilişkilere pek çok karşılıklı bağımlılık olgusu şekil vermeye başlamıştır. Kuşkusuz bunda; tek kutuplu olarak şekillenen yeni dünya düzeni, çok kutupluluk temeline dayalı güç arzusu, coğrafi yakınlık merkezli siyasi partnerlik arayışları ve kaynak ihtiyacına yönelik iş birliği çabaları etkili olmuştur. Öte yandan, Avrasya'nın iki önemli aktörü ve komşu ülkeleri olan Rusya ve Çin'in birbirleri ile iş birliği eğiliminde olma ve ortaklıklarını geliştirme yolundaki en büyük nedenlerinin bölgede ve küresel anlamda ABD'yi dengelemek olduğu da aşikârdır.
Asya'daki Güç Mücadelesi Bağlamında Gelişen Rusya-Çin İlişkileri; iki ülkenin tarihlerinde ve ikili ilişkilerinde en güçlü olduğu dönemini, karşılıklı bağımlılık olarak tanımlanan kuram çerçevesinde analiz ederek sunmaktadır. Ekonomik, siyasi ve askerî-nükleer alanlarda yapılan bu çalışma, klasik başlık açarak içerik oluşturmaktan ziyade Asya'daki güç dengelerinin analizine dair bir zemin hazırlayan ve farklı bulgular ile çoklu ilişkileri irdelemeyi amaçlayan bir eserdir.