Yenilgisiz şövalyeler, muhteşem düellolar, eskimeyen dostluklar ve mücadelelerle bezeli bir başyapıt. Ulusların zaferler ve kıyımlarını gözler önüne seren Nobel Edebiyat Ödülü epik bir eser. “1647 yılı boyunca öyle garip şeyler oldu ki, en iyimserler bile ülkenin üzerine büyük felaketlerin çökeceğine inandı. Bir çekirge sürüsünün Yaban Topraklar üzerine indiği ve bu bölgeyi Tatar işgalcilerin yağmaladığı yazılıdır günlüklerde. Yine günlüklerde bir güneş tutulmasının yazı bir an kararttığı, bir göktaşının da gökyüzünü ateşe verdiği okunur. Aynı dönemde Varşova’da kent sakinlerinin çoğu, havada dalgalanan kanlı haçlar ve tabutlar gördüler... Dünyayı yok edebilecek bir vebanın ortaya çıkmakta gecikmeyeceğini düşünüyordu çoğunluk. Kışın sonu gelmeden, çayırların yeşerdiği, arıların çalışmaya başladığı, kapalı kalan hayvanların hareketlendiği görüldü. Doğanın düzeni allak bullak olmuştu. Ukrayna dolaylarında oturanlar, gözleri Yaban Topraklara dönük, korku içinde yaşamaya başladılar. Tehlikenin buradan geleceğinden kimse kuşku duymuyordu. Yalnızca buradan gelebilirdi. Felaket yaklaşıyordu...”
Tanıtım Metni