Avrupa Toplulukları'nın kurulduğu ilk günden bugüne Topluluk içindeki konumunu, Toplulukların gelişimine paralel olarak sürekli geliştiren ve hatta hukuki görevlerini yerine getirirken ister istemez siyasi bir rol oynayarak, Avrupa bütünleşme sürecini etkileyen, Avrupa Birliği politikalarının oluşum sürecinin bir parçası haline gelen Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın bir üyesi olan savcısının bu sürece olan katkıları son derece önemlidir.
Divan'ın yargısal işlevinin açıklığını artırmak için savcı tarafından verilen mütalaa, yargıçlara yol gösterdiği gibi, hükmün anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır. Nice Antlaşması ile yapılan değişiklik öncesi her davada mütalaasını sunması gereken savcının, değiştirilen metne göre Divan kararıyla davadan rızası hilafına da olsa el çektirilmesi yargılama sürecini nasıl etkileyecektir? Ne Toplulukların ne de vatandaşı olduğu üye devletin adına hareket eden sadece Avrupa Hukuku'nun savunucusu konumunda olan savcının, yapılan değişikliklerden sonra Divan içerisindeki konumunun tartışılır hale gelmesi bir çelişki değil midir?