Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) tek yorum ve yargılama merci olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), faaliyet göstermeye başladığı 1959 yılından bu yana Avrupa Konseyi'ne (AK) taraf devletler açısından insan haklarının korunması merkezli hukuk sisteminin ana itici gücü olmuştur.
Yıllar içerisinde Avrupa toplumunun ve kamu düzeninin ihtiyaçları Protokoller yoluyla, hem AİHS'in kapsamının genişlemesine hem de AİHM'in yargılama görevini yerine getirme usulünde değişikliklerin hayata geçirilmesine neden olmuştur. Özellikle 1989 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılması ve sosyalist devlet modelinin geniş çaplı olarak terk edilmesiyle birlikte, 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren demir perde bloğuna üye çok sayıda devlet AK'ye taraf olmuştur.
AK'ye üye devlet sayısında ciddi artışa neden olan bu gelişme, ayrıca AİHM'e bireysel başvuru yolunun bilinirliğinin artması, taraf devletlerin aleyhlerinde verilen ve yapısal değişiklik gerektiren kararları hızlı ve kapsamlı bir şekilde icra etme açısından yavaş davranması, AİHM önünde bekleyen davaların sayısının da hızla artmasına neden olmuştur. Bu artış eğilimi, kaçınılmaz bir şekilde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK) önünde icranın denetimi safahatında bekleyen dava sayısına da yansımıştır.
AİHM kararlarının icrasında yaşanan ve ağırlığı gün geçtikçe artan bazı esaslı sorunların, Avrupa merkezli insan hakları koruma sistemi açısından bir meşruiyet krizine neden olmaması ve sistemin sürekliliğinin temini amacıyla, sürecin parçası olan AK organlarının ve birimlerinin işleyişinde çeşitli ölçeklerde değişiklikler yapılmıştır.
Çalışmanın ilk iki bölümünde AİHM ve kararlarına ilişkin tarihsel arka plan ışığında; sürecin gelişimi, öne çıkan meseleler, AİHM kararlarının icrası ve icra sürecinin denetlenmesi ayrıntılı olarak ve esaslı unsurlarıyla birlikte ele alınmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise AİHM kararlarının taraf devletlerin iç hukukunda neden olduğu değişiklikler/gelişmeler, seçili örnek kararlarla birlikte ortaya konulmuştur.