Yargıtay Birinci Hukuk Dairesinin "Dava dilekçesi davanın alınyazısıdır." kararını duymuşsunuzdur. Çoğu kişi kararın sadece dava dilekçesinin ne kadar önemli olduğu kısmına kadar bilgi sahibidir. Oysaki kararın devamında; "Böyle olmasına rağmen dilekçeler, memleketimizde meslek alanları olan avukatlar tarafından bile gerekli dikkat gösterilmeden, adeta rastgele yazılır. İnkarına olanak bulunmayan bu gerçek karşısında, çok defa, mahkemeler veya Yargıtay Daireleri tarafların sözlü ve yazılı açıklamalarını asıl maksatlarına ve isteklerine uygun düşecek şekilde yorumlamak suretiyle uyuşmazlığı rayına oturtmak zorunda kalırlar." denilerek, bazı avukatların dilekçelerini özensiz yazdıkları ve bu durumun mahkemelerce düzeltilmek zorunda kalındığı vurgulanmıştır.
Bir avukatın, böyle bir kararın konusunu oluşturmasının ne kadar büyük bir üzüntü ve mesleki hayal kırıklığı olduğunu hayal edebiliyor musunuz?
İşte bu kitap, tam olarak yukarıdaki Yargıtay kararının konusunu oluşturan durumların bir daha yaşanmaması için kaleme alınmıştır.