Ben taki büyüyüp genç bir kız olupta,gelinlik çağına gelipte evlendiğim güne kadar BALIKLI GÖL, kasabasında hayat vardı. Kasaba sakinleri bulundukları muitten oldukça memnunlardı.Kendi çaplarında hayat mücadelesi veren,mutlu mesut ,üç kuruşlada olsa yaşamayı bilen,kimsenin ekmeğine aşına karışmayan,onurlu ve gururlu insanlardı. Bu kasabada doğduk bu kasabada büyüdük.En yakın komşumuz,aynı zamanda da arkadaşım Müberra, ile hepimiz iç içeydik. Hep bir arada biz birer ağile gibiydik öyle bir bağ vardı aramızda. Mahlenin dedikoducusu Bahriye abla,her sabah saat 8:30 da,gününü saatini hiç şaşırmadan kapı kapı dolaşıp bizlere süt satan sütcü Latif amca, Sinekli bakkalımız cemşit dede, Mahallemizin şirin şekermi şeker çocukları, Ve onların cıvıl cıvıl sesleri,Kazım amcalar ve her sabah gününü saatini hiç şaşırmadan öten,bizi bir türlü asla uyutmayan sevgili horozumuz pişmaniye. Tam karşımızda oturan Halit, amca ve eşi Makbule teyzeyle çok iyi anlaşırdık. Onların birde Müberra adında genç bir kızı vardı.Kumral ela gözlü sevecen öyle kendi halinde bir genç kızdı. Onunla güzel anlaşırdık.Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sanki bir kardeş gibiydik. Çoğu zaman ben Müberra,gilde bazende o bizde kalırdı.Ben ağilemin tek kızı olduğumdan dolayı.Daha çok üzerime titrerler ve severlerdi. İşte bu yüzden,arkadaştan öte onu kardeşim gibi görür,sahip çıkar,korur ve öylede severdim. Gerçi oda bana karşı hep öyleydi. Onunda benim gibi bir kardeşi yoktu.
Tanıtım Metni