“Bir otelin üst katında bir toplantı için bekleşen insanların arasındayım. Onların yüzüne baktığımda bir tedirginlik hissediyorum; doğru saat doğru yer fakat sanki yanlışlıkla bir hafta önce gelmişler gibi. Tarihin yanlış olmasına rağmen otel görevlileri yine de yardımcı olmaya çalışıyor. Konukları büyük bir salona alıyorlar. Biraz sonra bir ışık eşliğinde kulakları sağır eden frekansta bir ses duyuyoruz. Hepimiz bir tuhaflık olduğunu anlıyoruz. Birden karşımızda bizden ayrı bir grup insan görüyoruz. Kaç kişi olduklarını hatırlayamıyorum ama sesin onlardan kaynaklandığını hissediyoruz. İçimizden onlara ateş edenler oluyor ancak kurşunlar onların içinden geçip zarar vermeden gidiyor. Bu insanlara karşı bir şeyler yapmanın anlamsızlığı yayılıyor bir anda… Sonra hep beraber bir ağızdan ‘Siz ne biçim insanlarsınız?’ diye sorarken garip bir tebessüm de oluşuyor yüzümüzde. Aynı anda hayretle onların uzaylı olduğunu kavrıyoruz. Onlar insan değiller, sadece insan kılığına girmiş uzaylılar! Bir düşman gibi davranmıyorlardı, gerçi kulağımızı çınlatan bir sesle epey rahatsız etmişlerdi ve kaçmamıza engel olmuşlardı ama bizi öldürmemişlerdi de… İçimizden bu durumu sindiremeyen birinin, önce elinde bir süre beklettiği el bombasını bir anda fırlattığını gördüm. Ben dahil salondaki herkes kaçıştı ancak uzaylılardan biri bombayı yakaladı, iki elinin arasında sanki camdan yapılmış bir balon içerisinde bir şeyleri titreştirerek anlaşılmaz hareketler yapıyordu. Sonunda o cam balon içerisinde iki tane muhteşem pandomim sanatçısı belirdi. Beyaz-kırmızı renklerin ağırlıkta olduğu capcanlı görünen, aşırı makyajlı ve birbirleri ile çok uyumlu davranışları olan biri erkek biri kadın iki pandomim sanatçısı... Hep beraber bu görüntüyü büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla izledik. Kendimizi alkışlamaktan alıkoyamadık ama biz alkışlar alkışlamaz bu iki pandomim sanatçısı birbirleriyle bozuşmaya, birbirlerine kötü kötü bakmaya başladılar. Onları oluşturan uzaylının yüzü asıldı. Alkışın uzaylılar arasında hoş olmayan bir anlama sahip olduğunu anlamıştık ama sanatla ilgili oldukları kesindi. Pandomim sanatçılarını cam balon içerisinde oluşturan insan kılığındaki bu uzaylı ilgisini başka bir yöne çevirmişti, hemen yan tarafta duran piyanoyu göstererek kendinden emin ve hayranlık dolu bir gülümsemeyle ‘Muhteşem!’ dedi.”
Basım Yılı | 2017 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 174 |
Yazar | Ahmet Ege |