Kalkınmaya inanmak; önemli ölçüde nicel olana, rakama, ölçülebilene, rakamın yarattığı tartışılması bile abest gerçekliğe ve bu gerçekliği ölçen-biçen yüce iktisat bilimine inanmaktır. Çünkü kalkınmanın en son tahlilde sonsuz, sınırsız, nicel bir yanılma, artma halini işaret ettiği pekala düşünülebilir. Bu bağlamda, kalkınma inancını sorgulamak, insanlığın önüne her zaman çok ve daha çok tan başka bir hedef koyamamış olan, anlamsız ancak bir o kadar yıkıcı bir toplum projesini sorgulamaktadır. Dolayısıyla gerçekte kalkınma kavramının kaçamak bir şekilde sorduğu (veya soruyor gibi yaptığı) ve her defasında ısrarla yanıtının aranması gereken soru, insanlığın önüne serdiği ufka ilişkindir. Bu sorgulamayı yapabilmek, ekonomizmin tahakkümünden kurtulabilmenin ve insana, doğaya ve topluma ilişkin fikri filizlenmelerin boyunu uzatabilmenin ön koşuludur. Bir alan araştırmasından beslenen elinizdeki çalışma, bu sorgulamayı Türkiye'deki kalkınma algılamaları üzerinden gerçekleştirme çabasındadır. Ekonomizmin 'daha daha' tahakkümüne, nicel fetişizminin zihinleri ve pratikleri esir alışına ilişkin bir Türkiye sorgulamasıdır.
Tanıtım Metni