Ölüler ağlar mı? Evet ağlar. Ben de birkaç kez ağlayacak noktaya geldim. Ancak ağlayamadım. Öldüğüm gecenin sabahı cenazeme gelenlere baktım. Yüzlerine tükürecek kadar öfkelendiklerimle, secde edecek kadar saygı duyduklarım aynı safta duruyorlardı. Ailemin acısını paylaşma adına baş sağlığına geldiler. Yaşamımı paylaşmamış olanlar, ölümü paylaşmak için geldiler. “Yaşamını paylaşmadığın insanın ölümünü paylaşmaya ne hakkınız var?” diye çığlık atmak geçti içimden, ama maalesef o zaman ağzıma toprak doluyordu. Hatırlayın, ölülerin seslerini, seslerin de bedenlerini kaybettiklerinden söz etmiştim. Sesini kaybetmiş bir bedenin acısını yeniden hissettim. Konuşamadım. Burada hiçbir sınır, devlet, bayrak, köle, yurttaş, hak, hukuk, mahkeme, para, çek, senet, banka, hisse senedi, saat ve takvim görmedim. Sınıfsal farklar, zengin, fakir, güzel, çirkin, iyi, kötü, ast, üst gibi insan ömrünü tüketen kavramlara da rastlamadım. Üflesen kemikleri toz duman olup dağılacak iskeletlere baktığımda, kral mı yoksa soytarısı mı olduğunu asla kestiremiyorum.
Tanıtım Metni