Üniversiteyi bitirip bir bilim insanı olmayı hayal eden genç Meissner, İkinci Dünya Savaşı patlak verince birden kendini savaşın ortasında bulur. Gönderildiği Doğu Cephesi’nde savaşın tüm şiddetine tanık olur, çatışmalara girer, defalarca ölümden döner. Savaş bittikten sonraysa yıllar boyu esir kamplarında hayatta kalma mücadelesi verir. Yine de, yaşadığı onca şeye rağmen uzun bir ömrü olur. Hayatı boyunca bir Nazi olmanın suçluluğu, ne için savaştığının belirsizliği ve her şeye rağmen hayatta kalma içgüdüsü iç içe geçerek zihnini sürekli bulandırır. Meissner yaşlanınca, savaştan duyduğu suçluluğu ve utancı anlatan bir mektup, güçlü savaş sahneleriyle dolu bir çeşit itirafname bırakır torununa... Dayton Edebiyat Barış Ödüllü Biz Almanlar, savaşta işlenen suçun –ve hatta bizzat savaşın kendisinin– “kolektif ben”e mi yoksa katıksız şekilde “biz”e mi ait olduğunu sorgulayan ve her halükârda savaşın ahlaki çelişkilerini didik didik eden çarpıcı bir roman. “Starritt’in yazımı sürükleyici. Günümüzün kutuplaşmış dünyasına baktıkça, Biz Almanlar’ın şimdiyi anlattığı bile söylenebilir.” Georgia Hunter, New York Times Book Review “Çarpıcı. Biz Almanlar, hem kolektif hem bireysel suçluluğu masaya yatırıyor.” Andrew Holgate, Sunday Times
Tanıtım Metni