Bir çeşit ölümden sonra dirilme sırrına mahzar olan ikdam'ın sanat ve edebiyat sütunlarına bakmak görevini üzerime almış olmaktan utanıyorum. Bu utanç, edebiyatı yüz kızartıcı bir meşgale telakki ettiğimden ileri gelmiyor. Zira bilirim ki ingiliz milleti, Hint mülkünden ziyade Shakespeare ile mağrurdur; bilirim ki iran, zalim bir güneşin yaktığı kısır topraklar üzerinde olmaktan ziyade, Hafız-ı Şirazi'nin nazmında, Behzah'ın resimlerinde ve seccadeleri renkli bahçelerinde yaşıyor; bilirim ki ispanya, ne Alphonse'un, ne de Primo de Rivera'nındır? Fakat kızıl karanfili Karmen'in vatanı, ancak El Gerceo ve Cervantes aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum.
Gazetecilik mesleği, ticaret halini aldıktan sonra, kendisine müşteri ismi verilmesin daha doğru olan okuyucunun hoşuna gitmek gayretiyle gazeteler, yavaş yavaş sütunlarından fikir'in bütün şekillerini süpürüp attılar. Hareket etmeyen güzel bir vücudu nasıl her taraftan yağ tabakaları kaplarsa, gazeteler de bir taraftan yiyecek ve içecek ilanlan. diğer taraftan metni kovan resimlerin istilası altında kaldı. Dünya basınına göz atılınca hükmedilir ki mide ve barsak, dimağdançok daha şerefli birer uzuv derecesine yükselmiştir. Hatta iri göbekli insanların etrafımızda çoğaldığına bakılırsa, birçokların şimdi dimağlarını kemik mahfazasından çıkarıp taşıdıklarına hükmetmek lazım geliyor. Dimağ, haysiyetinden bu kadar kaybettikten sonra, hayati faaliyette insanın filden, karıncadan, leylek veya zürafadan hiçbir farkı kalmıyor. Allahım! Her zevki tatmin edecek ve ismi yine sanat ve edebiyat olacak olan felsef taşını nasıl bulmalı?
Basım Yılı | 2017 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 126 |
Yazar | Ahmet Haşim |