İstanbul Boğazı’nın derin sularında yüzyıllık uykularından uyandırılan gazozların, sodaların ve içkilerin gün ışığına çıkarılan öyküleri anlatılıyor Boğaz’ın Dibini Eşeleyen ŞİŞE DELİSİ’nde. Kitabın yazarı Hakan Kabasakal, hem okullu hem de alaylı profesyonel bir dalgıç ve deniz biyoloğu aynı zamanda. Kendisi otuz yılı aşkın süredir Boğaz’ın derin karanlığına dalıp çıkıyor ve hayatını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu gelirin bir kısmını, dibe takılıp kalmış hurdaları gün ışığına çıkararak kazanıyor. Derinlerdeki ekmek kavgası sırasında, eski İstanbulluların yaşamlarından gelip geçmiş ve en sonunda Boğaz’ın dibini boylamış markalar da çıkarmış karşısına. Onlara karşı duyduğu ilgiyi “Görmezden gelmem onları. Her biri sanki kendi hikâyesini fısıldar, geçmişini anlatır...” diyerek ifade ediyor. Yazar eski markaların peşindeki serüveni sayesinde, geçmişteki hemşerilerimizin tüketim alışkanlıklarını ucundan kıyısından öğrenme fırsatı bulurken, zamanla artan bir hikâye dağarcığına da sahip olmuş. Boğaz’ın dibinde unutulmaya terkedilmiş asırlık çöpler yazara göre, şehirdeki kadim tüketim alışkanlıklarını açığa vuran birer belge aslında! Kentin köklü geçmişiyle kıyaslandığında en fazla bir asırlık küçük bir zaman dilimini anlatan cama yazılmış hikâyeleri Boğaz’ın Dibini Eşeleyen ŞİŞE DELİSİ’nde derleyerek değerli okurlara sunuyor
Tanıtım Metni