Bono, kullanım yelpazesi de nazara alındığında Türk iktisadi hayatının tedavülü en fazla olan ve en önemli kredi araçlarından birisidir. İktisadi hayatımızda bu kadar önemli bir kullanım alanına sahip olmasına rağmen bono, kanun koyucu tarafından 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunumuzun 776 ve 779. maddeleri arasında sadece dört maddede düzenlenmiş, düzenleme bulunmayan hallerde ise niteliğine aykırı düşmediği müddetçe poliçeye dair hükümlerin bonoya da uygulanması esası kabul edilmiştir.
Kitabın konusunu oluşturan "Bedel Kaydı" bononun şekli unsurlarından ihtiyari kayıtlar içerisinde yer almakta olup, bonoyu tanzim eden keşideci ile lehtar arasındaki senedin tazminine sebep hukuki ilişkiyi ortaya koyan bir kayıttır. Matbu olarak düzenlenen bono üzerinde yer kalan kayıt kısmına "Bedeli makbuzumdur", "Bedeli malen alınmıştır", "Bedeli tahsildedir", "Bedeli alınmıştır", "Bedeli nakden ahzolunmuştur", "Teminat olarak", "Bedeli teminattır" gibi kayıtlar konulmak suretiyle lehtar ve keşideci arasındaki hukuki ilişkiyi ifade eden bedel kayıtları sonucu hukuki uyuşmazlıkların ortaya çıkması ve yargı mercilerine intikal etmesi akabinde senet metni üzerinde yer alan bu kayıtların gerçeğe aykırı gerçeğe aykırı olduğu veya olmadığı iddia edilmek suretiyle bedel kaydının aksi iddia edilmekte ve bu durum ise ispat hukuku açısından bir takım değişikliklere sebebiyet vermektedir.
Kitabın ilk bölümünde bononun hukuki niteliği ve iktisadi mahiyeti, bononun zorunlu, alternatifli zorunlu ve ihtiyari şekli unsurları, ikinci bölümünde ispat kavramı, ispat yükü, kesin ve takdiri ispat araçları, son bölümde ise bedel kaydının talili halleri ve bu hallerde ispat yükünün kimin üzerinde kalacağı, ispat yükü üzerinde kalan tarafın bunu hangi delillerle ispat edebileceği, öğreti ve güncel Yüksek Mahkeme içtihatlarıyla harmanlanarak anlatılmıştır.