Annesini küçük yaşta kaybeden Manuela, babasının teklifi üzerine aileye ait olan fakat senelerdir kaderine terk edilmiş Capelo’yu ziyarete gider. Bir zamanlar içinde yaşayanların hayaletleri ve âdeta bir hayale dönmüş bekçisi ile Capelo bahçesi, artık eskiden olduğu gibi gizli bir cennet değil, tekinsiz bir harabedir. Bu haliyle geçmişi ve bir zamanlar hayatta olanların acı hikâyelerini fısıldar. Ekvadorlu yazar Javier Vasconez, yazın yaşamındaki olgunluk ürünlerinden bir olan Capelo Bahçesi’nde içinde mahkûm olunan cenent ve cehennemi, günümüz ve geçmiş arasında mekik dokuyarak işliyor."Manuela, düşüşün aşk bittiği zaman başladığını ve bunun sevilmiş olana duyulan nefretin ilanı olduğunu düşünürdü.Görünüşe göre bu kaçınılmaz bir süreç; madem ki önünegeçilmez bir şekilde yıkıma kadar gidiyor, nedenini kanın akışhızında ve yaşama bağlılığın eksikliğinde aramak gerekir."