Yunan işgalinden kurtulalı on iki yıl geçmiş olsa da Denizli yöresinde savaşın acılarını bizzat yaşayan kişilerdeki onmaz yaralar her daim kanamaya devam ediyordu. Abisini Kurtuluş Ssavaşı’nda kaybeden, Denizli Çal kazası Bekilli kasabasında yaşayan on yedi yaşındaki Cemile’nin onu bekleyen kaderden habersiz, hayata dair güzel hayalleri vardı. Kadın olmanın zorluklarıyla ettiği mücadele onun kötü yazgısına mani olmaya yetecek mi? Genç Cumhuriyet’in ilk zamanlarında hayat ona neler verecek? “Köy yeri işde, bi kere adın çıkmasın kimse işin dorusu nedir diye araştırıp soruşturmaz, herkes ağzına geleni söyler. Gıçını yırtsan düzeltmen mümkün olmaz gari. Gabaat bendeydi aslında, yıllar önce gendini Menderes Nehri’ne atan Emine gada olamamıştım. O, adı çıkınca bi gece yarısı evden çıkıp gitmiş, gendini nehre atıp gurtulmuştu bu zalim dünyadan. Ölüsünü bir hafta sonra anca bulabilmişlerdi. Bense o cesareti heç bulamamıştım gendimde, oldum olası gorkaktım hep.”
Tanıtım Metni