“Her çocuk bir filozoftur; yeter ki sorularının peşinden gitmesine izin verelim.”
Felsefe tarihi, her filozofun kendi çağının, kültürünün ve dünyayı algılayış biçiminin izlerini taşır. Her biri, evrenin sonsuz yüzlerinden yalnızca birini aydınlatır. Bu farklı bakış açıları arasında yolumuzu ararken asıl görev ise bizlere düşer: Kendi prizmamızı oluşturmak, kendi gerçekliğimizi sorgulamak ve anlam arayışına cesaretle devam etmek. Felsefe, bu içsel yolculukta bize bir pusula sunabilir ancak haritayı çizmek, yönümüzü tayin etmek ve varacağımız yeri seçmek bizim deneyimlerimizle şekillenir.
Bu keşif yolculuğunun en saf, en dürüst başlangıç noktası ise çocuklardır. Hayatı, kendilerini ve çevrelerini anlamlandırmaya çalışan çocuklar, yetişkinlerin çoğu zaman göz ardı ettiği derinliklere şaşırtıcı bir açıklıkla dokunurlar. “Rüyalar neden gerçek gibi gelir?”, “Karanlık nereden gelir?”, “Zaman ne demek?”, “Gökyüzü neden mavi?” gibi sorular yalnızca merakın değil, felsefi düşünmenin de en yalın ve doğal ifadeleridir. Bu sorular sayesinde çocuklar düşünmeye, sorgulamaya ve anlamaya yönelirler; empati geliştirir, farklı bakış açılarını fark etmeye başlarlar.
İşte bu kitap, tüm bu nedenler ve daha fazlası için, çocukların doğuştan gelen felsefi merakını nasıl besleyebileceğimizi ve onların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine felsefe aracılığıyla nasıl katkı sağlayabileceğimizi ele alıyor. Felsefi tartışmaların çocuklarda eleştirel düşünme, problem çözme, empati kurma ve çok yönlü bakabilme becerilerini nasıl geliştirdiğini somut örneklerle ortaya koyuyor.
Çocukları büyük düşüncelerle buluşturmak, onların sorularına kulak verip birlikte düşünmek yalnızca bir öğrenme süreci değil, aynı zamanda insan olmanın en anlamlı hâllerinden biridir. Bu eser ise çocukların felsefi merakını anlamak ve onlara bu yolda eşlik etmek isteyen yetişkinlere yol gösterici olmayı hedeflemektedir.