Günümüzün küreselleşmiş dünyasında çok uluslu şirketlerin dünyanın dört bir yanında ve birbiriyle bütünleşmiş bir biçimde yürüttükleri faaliyetlerin ekonomik olduğu kadar derin toplumsal ve siyasi sonuçları vardır. Bu sonuçlar uluslararası sistemi ve ilişkileri doğrudan etkilemektedir. Öyle ki bu etkinin seviyesi kimi zaman devletlerin yarattıkları etkinin üzerine çıkabilmektedir. Bu sebeple, çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinin ulusal hukuk sistemlerinin ortaya koyduğu çerçeveleri aşan bir hukuki düzleme oturtulması ihtiyacı günbegün artmaktadır. Nitekim bu ihtiyaç karşılıksız kalmamış ve bugüne kadar, çok uluslu şirketlere uluslararası hukuk kapsamında değerlendirilebilecek bazı haklar ve yükümlülükler verilmiştir. Söz konusu hakların ve yükümlülüklerin bu şirketleri uluslararası hukuk kişiliğine sahip bir konuma getirip getirmediği meselesi de kaçınılmaz bir tartışma konusu haline gelmiştir.
Yazar | Deniz Baran |