Bu çalışmada 2017 anayasa değişikliği ile yeni bir konseptle Anayasa'ya giren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine (CBK) ilişkin olarak Anayasa hükümlerinin sistematik bir şekilde ele alınarak bir taraftan Anayasa'nın dayandığı temel ilke ve değerleri zedelemeyen, diğer taraftan anayasa koyucunun bu kurumu öngörme amacına uygun bir yorum yapılarak anılan kuruma ilişkin tutarlı, anlamlı ve işleyen bir yargısal denetim sisteminin/ilkelerinin inşa edilmesinin mümkün olup olmadığı sorusu cevaplandırılmaya çalışılmıştır.
Bu bağlamda çalışmanın birinci bölümünde genel olarak CBK'nın kuramsal dayanakları üzerinde durulmuş, akabinde CBK'nın şekil ve esas bakımından denetimi ile bu denetimin farklı boyutları tartışılmıştır. Çalışmada, özellikle konu bakımından yetki unsuru yönünden yapılacak denetimin ölçütleri ele alınmıştır. Bu çerçevede CBK'nın ancak yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi, yasak alanda düzenleme öngörmemesi, Anayasa'da münhasıran kanunla düzenleneceği belirtilen konularda olmaması ve kanunda açıkça düzenlenmiş konuda çıkarılmaması ölçütleri kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.
CBK'nın konu bakımından anayasallık denetimi oldukça karmaşık ve teknik bir incelemeyi gerektirmekte olup yazar bu eserde söz konusu denetimin tüm aşamalarını incelikle ele alarak bu husustaki sorunlarını çözümüne ilişkin ufuk açıcı bir yaklaşım sergilemektedir.
Çalışmanın ikinci bölümü ilk incelemeden karara kadar CBK'nın yargısal denetimine ilişkin tüm aşamaların incelendiği, CBK'nın yargısal denetim sürecine ayrılmıştır. Üçüncü bölümde ise CBK bağlamında Anayasa Mahkemesi kararları incelenmiştir. Bu kapsamda öncelikle karar türleri üzerinde durulmuş, akabinde Anayasa Mahkemesi kararlarının niteliği (kesinliği, bağlayıcılığı, geriye yürümezliği, etkisi gibi konular) tartışılmıştır.
Her bir bölümde yapılan değerlendirmelerde Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin içtihadı eleştirel bir gözle ortaya konulmuştur.
Bu çalışmanın özgünlüğünün ve derinliğinin yazarının bu eseri sadece dışarıdan bir gözle yaptığı titiz ve özenli araştırma ve gözlemlerle değil Anayasa Mahkemesi Başraportörü olarak bizzat CBK'nın yargısal denetiminde rol alarak elde ettiği tecrübeyle yazmasından kaynaklandığı söylenebilir. Bu çerçevede yazar, uzun yıllara dayanan norm denetimi tecrübesiyle gerek özelde CBK'nın yargısal denetimi gerekse de genel olarak norm denetimine ilişkin anayasa yargısı tartışmalarına bu eserle önemli katkılar sunmaktadır.