“Önce söz vardı” cümlesi, muharref bir yorum olarak Yuhanna’ya atfedilse de “sözü merkeze alma” anlamında teolojik bir ifade olarak yerleşmiş kültürümüze. “Söz Allah katındadır, O’na aittir, O’nunla irtibatlandırılmalıdır” şeklinde anlamayı tercih etmişimdir hep. Netice de söz kalp işidir. Kalpten gelip kâlıba dökülür. Onun içindir ki Farsça’da fizyolojik bir organ olan “dil” ile; gönül, kalp anlamına gelen şapkalı “dîl” çok ince bir ses uzatması ile birbirinden ayrıştırılmıştır. Diğer bir tabirle müşahhasın mücerrede inkılabı söz konusudur. Söz illa sesle gerçekleşecek de değildir. Yazı da bir sözdür, yerine göre susmayla gelen sessizlik de. Önemli olan meramın muhatap gönüllere ulaşması değil midir?
Tanıtım Metni