Bir milleti tanımanın yolu o milletin ruhunu tanımaktan geçmektedir. Bir insanın karakterinin olgunlaşıp oturması için belirli bir sürece ihtiyaç olduğu gibi milletlerin ruhu da yüzlerce yılı bulan bir zamanın sonucunda oluşur. Nüfus, şehirler, yönetim şekli, gayri safi milli hâsıla, vs. gibi bilgilerin tamamı ait oldukları toplumun yüzeysel verilerdir. Bir milleti tanımak ve anlamak söz konusu olduğunda son derece yetersiz kalırlar. Milletlerin asıl sırları onları var eden ruhlarında gizlidir. Bu sırra vakıf olabilmenin yolu o milletin tarihini, edebiyatını, inançlarını, geleneklerini, düşünce adamlarını, travmalarını hâsılı kelam tarihi ve kültürel serüvenini bilmekten geçer. Bunların en azından bir kısmını bilmeden bir milleti tanıdığını iddiasında bulunmak gülünç olmaktan öte gidemez.Ne bu eserin ne de herhangi başka bir eserin tek bir çalışmayla bir milletinin ruhunun yansıması olan kültür dünyasını ortaya koymak gibi bir iddiası kesinlikle olamaz. Bizim bu çalışmadaki amacımız deyimlerin bir milletin hayat algısını anlama konusunda çok değerli veri kaynakları olduklarından hareketle okuyucuyu Alman kültür tarihine doğru bir yolculuğa çıkarmak ve deyimler aracılığıyla bu kültürün kapısını aralamaktır.
Tanıtım Metni