Dijital çağ olarak adlandıran teknoloji yüzyılı, farklı toplumsal alanların yeniden biçimlenmesine, iletişim pratiklerinin değişip dönüşmesine neden olmuştur. Tüm dünyada iki yıl süreyle yaşanan Covid-19 pandemi dönemiyle birlikte dijital çağa geçiş süreci hızlanmış ve dijital araçların hayatın bir parçası haline gelmesinde büyük rol oynamıştır. Pandeminin getirdiği kapanma dönemi ve akabindeki kısıtlama süreçleri, insanları dijital medyayı (alışveriş, bankacılık işlemleri, eğitim, sosyalleşme vs.) zorunlu olarak kullanmak durumunda bırakmıştır. Ve artık insanlarda doğal olarak yeni iletişim biçimi genel kullanım haline dönüşmüştür. Pandemi öncesi dönemde Z kuşağı dediğimiz günümüz genç neslin tüketim aracı olan dijital medya, artık kullanma direnci gösteren önceki kuşakların da olmazsa olmazı haline gelmiştir. Ancak, dijitalleşme bireylerin hayatlarını kolaylaştırırken, onları farkında olmadan daha yalnızlaşan, teknolojiye bağımlı bireyler haline dönüştürmüştür.
Tüketiciye aynı zamanda üretici olma imkânı tanıyan dijital medya, iletişim çalışmalarının da yeni perspektiften yola çıkması gerekliliğini doğurmuştur. Hızla gelişen teknoloji bağlamında dönüşüme uğrayan iletişim araç ve süreçleri, iletişim konusunda çalışan araştırmacılara yeni alanları keşfederek literatüre katkı sağlama heyecanı katmıştır.
