Dün de, bugünkü gibi yavaş yavaş akşam olmustu. Güneş, altın duvağını ovanın üstünden gene böyle ağır ağır çekip sıyırmış; ağaçlar, az evvel gün ortasının meltemleriyle çırpınan sanki onlar değilmiş gibi, uslanıp durulmuş; derin ve dilsiz düşüncelerine dalmışlardı. Yalnız, gururlarıyla halka tepeden bakan kimseler gibi, bu yeşillik ummânını yarıp yükselmis kavaklarda bir ürperti vardi. Biraz da ıhlamurların, tersleri astarlanmış açıklı, koyulu yaprakları kımıldıyordu. Az evvel birbirlerini kovalarcasına başlarını alıp kaçan bulutlar ise, şimdi dayanılmaz bir zevk ümîdinin helecânı ile bekleşir olmuşlardi.
Tanıtım Metni