İbn Tufeyl’in Hayy bin Yakzan’ı, bilim, felsefe, teoloji/kelam ve hatta tasavvufun düşünce tarihinde yarattığı gerilimde arabulucu bir rol oynayarak uzlaşmacı tavrıyla dikkatleri üzerine çeken bir eserdir. Tüm Ortaçağ boyunca otodidakt öğretinin en güzel örneklerinden biri olarak gösterilen eserde İbn Tufeyl, toplum ve medeniyetin her türlü etkisinden uzak, doğayla baş başa kalan bir insanın gerekli şevk ve motivasyona sahip olması halinde kendi kendine hakikati bulabileceğini göstermeyi amaçlamıştır. İbn Tufeyl, Aristoteles’in Metafizik kitabının girişinde belirttiği “bütün insanlar doğaları gereği bilmek isterler” ifadesini benimsemiş ve felsefî romanında bu düşünceyi Hayy karakteriyle somutlaştırmak istemiştir. Bu düşünceye göre insan yalnızca yaşamayı istemez, yaşamının nedenini ve değerini de bilmek ister. Hayy, doğanın izlenmesi ve düşünülmesinden hareketle düşüncenin doğasını keşfetmiş, bir adım sonrasında ise doğasını keşfettiği teorik düşünce ve mükâşefe yoluyla da mutlak hakikatin bilgisine ulaşmıştır. Eşyayı, verili bilginin kullanılması yoluyla değil, kendi tecrübeleriyle algılayan ve tanımlayan Hayy, böylelikle geleneksel bilginin muhtemel sınırlandırmalarından da kendini koruyarak otodidakt öğretinin en güzel örneklerinden birini ortaya koyar. İbn Tufeyl’in Batı düşünce tarihi üzerinde etkili olmuş felsefi romanı Hayy bin Yakzân, değerlerin karıştığı, önemsizleştiği veya yanlış düzenlendiği çağımızda, yeniden ele alınıp üzerinde tefekkür edilmeyi hak eden tarihteki otodidakt çalışmaların belki de en önemlisidir. Elinizdeki bu çalışma, bir yanda söz konusu eserin kaleme alındığı çağın fikrî atmosferini ve eserin bu atmosferle olan ilişkisini ortaya koymaya çalışırken, diğer yanda İbn Tufeyl’in selefleri olan düşünürlere dair eleştiri ve değerlendirmeleri ile roman örgüsü içerisinde serdettiği felsefi fikirlerine değinir.
Basım Yılı | 2023 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 304 |
Yazar | Selahattin Akti |