"Muhterem pederim Mustafa Nazmi Ersin Beyefendi 1289/1873 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Pederi Kapalıçarşı eşrafından Hacı Şakir Efendi, validesi uzun senelerdenberi Fatih semtinde ikâmet etmiş olan bir ailenin kızı Firdevs Hanım, hemşireleri Fethiye ve Habibe Hanımlardır.Nazmi Bey pek genç yaşında Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin Bâb-ı Seraskerî ünvaniyle yâd edilen Harbiyye Nezaretinde kurulmuş olan, mekteb-i küttâb-ı askerî namı altında meslekî tahsil veren müesseseye yazılmış, günün muayyen saatlerinde derslere devam etmek ve diğer saatlerde de Bâb-ı Seraskerî levâzımât ve muhasebât dairesinde çalışmak suretiyle meslekî hayatına hazırlanmıştır.1908 senesinde İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra İtalyan ve Balkan harbleri esnasında Harbiyye Nezaretinde çalışmış, 1914-1918 Birinci Cihan Harbi müddetince İstanbul’da Teşvikiye’deki Şerif Paşa Konağı’nda Birinci Menzil Müfettişliği muhasebecisi olarak vazife görmüş, bu suretle Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin; Avrupa-yı Osmanî, Asya-yı Osmanî, Afrika-yı Osmanî ünvaniyle dünyanın üç kıtası üzerindeki muhteşem Osmanlı Devleti’nin Ordu-yı Hümâyûnlarının umûrunu tedvir eden, en mühim devlet dairelerinde uzun seneler vazife görmüş olan bu genç, liyakatli bir muhasebeci olarak amirlerinin takdirlerine mazhar olmuş, taraf-ı Şâhaneden nişanlarla taltîf edilmiştir.Cumhuriyetin ilânından bir müddet sonra tekaüd olmuş ve İstanbul’un kıymetli irfan müesseselerinden biri olan Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye’ye (Darüşşafaka) muhasebecilik vazifesi ile intisab ederek yaş haddi ile emekli oluncaya kadar çalışmış, bir çok kıymetli ilim adamları, şair, edib, muharrir vatandaşların dostlukları ile bahtiyar olmuştu.Bâb-ı Seraskerî’deki muvaffakiyetli mesaisi arasında aynı zamanda, o devrin edebî cereyanlarının tesiri altında ebced hesabiyle târih düşürmekte muvaffak olmuştur. Eserlerinin mühim bir kısmı millî hamâsiyyat ve tarihî mefahiremize aittir. Maamâfih, bazı mevzular üzerine hece vezniyle yazmış olduğu manzumeleri de mevcuttur. Son derece halim selim ve müşfik bir şahsiyet olan merhum ve mağfur pederim Türk ve İslâm tasavvufunun ve tasavvuf musikîsinin ve o zamanki musikî cereyanının tesiri altında son derece hassas bir şair idi. Eserlerinin bazıları zamanın gazete ve mecmualarında neşredilmiş olup, muhiti tarafından takdire mazhar olmuştur. Merhum pederimin eserlerinde hâkim olan ruh, ilâhi bir tazim ve takdis ile ziyadar bir tasavvuf sevgisidir."