Doğu’da bir inanışa göre, bir insan ömrü boyunca okuduğu yüzlerce kitaptan yalnızca yedisini hatırlar ve yalnızca yedisinde kendinden ve ruhundan bir şeyler bulurmuş. Yedinci kitap yazılmış bir kitap değil, altı kitaptan sonra artık okurun yazacağı bir kitapmış. Satırları arasında önceki kitapların yazarlarının âleminden kopup uzaklaşarak kalbine ya da aklına yazacağı uzun, kısa, hazin cümlelerden oluşurmuş. Bilirmiş ki yazacağı bu son kitabın ruhunu, anlamını daha kendisi yazmadan önce birileri yine sessizce fısıldarmış kulağına. Yüzyıllar önce yazılırmış meğer her kitap son kitap olsa da.
Arabacının yüzünde babamın hayatının son dönemlerindeki hastalıklı ve henüz ölümün ellerine düşmemiş yüzüne benzeyen bir şeyleri ilk kez fark ettim. Atların kuyruklarının ara sıra çarptığı ince, demirden bastonu, onu gözü gibi koruyan ve üzerinden eksik etmediği çocuksu yeşil gözleri. Kokusu. Kokusunu hissettiğim için yüzü asık, kötümser, sakalsız yüzü dünyada olan biten en önemli şeyleri kaçırmış olmasının verdiği pişmanlıkla soluk, soluk oğlu soluk. Çocukluğumuzda birlikte yürürken az ağaçlı bir ormanda yan gözle boyuna babama baktığımı ve onu izlediğimi hatırlıyorum. Birbirimize bir an bile olsun bakmadan, başlarımız çevirmeden ileriye, denize doğru yürür ve boyuna birbirimizi seyrederdik.
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 104 |
Yazar | Bora Abdo |