Korkarak elimi çekiyorum. Yeni bir korku başlangıcı ve sonu belirsiz. Bu korku gitgide büyüyor ve tüm benliğimi sarıyor. İnsan seli aralıksız akıyor. Selin ardı arkası kesilmiyor. Giden bir kent mi, bütün bir ülke mi? İnsan seli, gittikçe hızlanıyor ve büyüyor. Sanki bir yerlere yetişmek ister gibiler. Bir gecikmiştik, bir telaş... Hızlanıyorlar, hızlanıyorlar; her biri bir gece atı ve her biri kendi derdinde, kendi yalnızlığında. Bir umutsuzluk, bir yenilmiştik...
İnsan denizi dalgalanıyor ve yaşayanların ayak sesleri kaplıyor her yanı. Görüyorum, insanlar tekrar kente dönüyorlar. Ben burada yapayalnız mı kalacağım? O anda perdeler açılıyor: Üçler, yediler, kırklar ve bütün Hak Erenler yanımdalar. Dünyayı görüyorum; bütün insanları toplamış bize sunuyor, onlara yeni bir nefes verelim diye...
Bütün zamanlarda, bütün mekanlarda durmuş, evrene bakıyorum.
Bu romanın ilk sayfaları, 1970'te Diriliş dergisinin 15. sayısında yayımlanmıştı. O zaman uzun bir hikaye gibi tasarlandı, sonraları tekrar tekrar ele alınarak defalarca yeniden yazılmıştır. Bu durumda türünün ilk örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Az gelişmiş ülkelerin sürekli karşı karşıya kaldıkları çelişkiler, yönetim biçimi arayışları ve bunu kurbanlar vererek deneyişleri dile getirildi bu romanda. Burada destansı yıkılışların yanı sıra destansı kurtuluşa da işaret edilmiştir.
Bu kitap, insanımızın kendi kendini sorgulamasının yolunu açabilirse, red ve şerh geleneğinden eleştirel bilince ulaşmamızda bir pencere aralayabilir belki.
Kapak | Ciltsiz |
Sayfa Sayısı | 174 |
Yazar | Durali Yılmaz |