Odada sadece üçümüz kaldık. Yako, cebinden usulca cüzdanını çıkardı. İçinden, fırından yeni çıkmış dumanı tüten simit gibi gıcır gıcır bir yeşil onluk çekip önümdeki masaya boylu boyunca uzattı. Ve benim gözümün içine bakarak: “Dramalı, işte para, işte kadın! Söv kadına al parayı! dedi hiç istifini bozmadan. Ben ne yapayım diye düşünürken bana bu ahlaksız teklifi yapan Yako’ya: “Sen ne diyorsun Yako?! Bir kadının yanında böyle bir teklifi bana nasıl yaparsın? Biz ‘namus davası’ ”diye devam eden nutuk atmaya kalkınca Yako, hiç etkilenmemiş bir şekilde tekrar masada gelinlik kız gibi duran parayı işaret etti. “İşte para, işte kadın! Söv kadına al parayı!” demez mi... Yokluk, yoksulluk insanda tüm değerleri köreltirmiş meğerse...! Öyle de oldu... Sonunda ailem ağır bastı ve o on liraya sahip olmak için yüzüne bakmaya utandığım kadına küfretmek zorunda kaldım. Yako benim kadına ağız dolusu küfrettiğimi görünce ağzı kulaklarında kahkahalarla gülmeye başladı. Masadaki parayı alıp bana uzatırken: “Al parayı Dramalı, ananın ak sütü günü helal olsun” dedi. Daha inandırıcı olsun diye olmalı, kadının çantasından kırmızı kaplı evlilik cüzdanını çıkartıp: “Eee Dramalı, az önce küfrettiğin kadın benim nikahlı karımdır. Sen şimdi benim namusuma dil uzatmış oldun. Ben de sizin yaptığınız gibi namusumu temizlemek için seni öldürmem mi gerekiyor?” dedi büyük bir olgunluk içinde...
Tanıtım Metni