Pierre Dardot ile ChristianLaval’In yayınlandığında tartışmalar yaratan bu eseri, yaşadığımız ve sürekli olarak tekrarlanan ekonomik krizlerin, kamusal alanın giderek bir şirket gibi işletilmesinin, aslında bir “deliliğin” değil; parçalar› bir araya getirilmesi gereken bir “aklın” sonucu olduğunu savunuyor. İçinde yaşadığımız bu “aklın” tarihi nedir? Bu kitap öncelikle, liberalizmin ilk biçiminin temelinde bulunan iktidarın sınırlanması sorununu, geliştirdiği insan ve tarih kavrayışlarıyla birlikte ele alıyor. Bütün bu sorunsalın “klasik liberalizm” adı altında bütünleştirilemeyecek gelişimini ortaya koyduktan sonra, neoliberalizmin, 1920’lerin sonundan itibaren “bırakınız yapsınlar” dogmasının eleştirilmesiyle nasıl ortaya çıktığını inceliyor. Buna göre neoliberalizm, söylendiği gibi, “piyasanın serbest bırakılması” değildir; tersine neoliberalizm piyasayı, çoklu aktör ve stratejilerle inşa edilmesi ve sınırsızca genişlemesi gereken bir alan olarak görür. Neoliberalizmde yeni (neo) olan, tam da budur. Neoliberal akıl, bir yandan yeni piyasalar oluştururken, bir yandan da managementgibi teknikler sayesinde piyasa mantığını, devlete olduğu kadar kişilerin kendileriyle kurdukları ilişkiye de sirayet edecek biçimde genişletir. Dolayısıyla bu kitap, devletin bir şirket gibi yönetilmesinin üstüne bastığı gibi her birimizin de kendimizi bir şirket gibi yönetmeye itilmemizden de söz ediyor. Bir akıl olarak neoliberalizmin rekabet normlarını, eğitim ve sağlık alanlarından psikolojiye dek yaygınlaştırarak, birey olarak özne olma biçimimizi etkilediğini gösteriyor. Kitabı yayına hazırlayan Ferhat Taylan’ın yazarlarla yapmış olduğu söyleşi ise eserin Fransa’da yayınlanmasından sonra yapılan tartışma ve değerlendirmeleri ele alırken, neoliberal aklın hızla yerleşmeye başladığı ülkemizdeki gelişmelere, yaratılmak istenen rekabet mantığına karşı üretilmesi gereken farklı ortaklık mantığına da ışık tutuyor.
Tanıtım Metni