Babam içeri girmiş eşyaları düzeltiyordu, yerleşmek kolay değildi. On beş aile vardı, takriben yirmi beş kişi kadar vardık amele olarak. Pamuk işçisine ırgat veya amele diyorlardı. Ömer ağa "Hoş gelmişsiniz sefalar getirmişsiniz, inşallah güzel güzel çalışır para kazanır memleketinize sağ salim dönersiniz," dedi ve "Hadi gel Hamdo bu akşam misafirim ol," diyerek elciyi aldı götürdü. O zamana kadar bizim elcinin adını bilmiyordum. Babam da söylemediği için ben de akıl edip sormadığımdan ancak Ömer ağanın ağzından çıkan Hamdo kelimesi ile elcinin ismini öğrenebilmiştim. Bir iki saat sonra herkes yerleşmişti. Aileler bir birinin sınırını çadır ve çarşaflarla bölerek taksim etmişlerdi. Ayrı ayrı odalar olmadığı için ancak böyle çadır ve ipler gererek bölüyor, bölme bölme olarak da aileler birbirlerinin yanında, yakınında yaşamak zorunda kalıyorlardı.