Bizim oralarda kadınların en hummalı temizlik dönemidir bahar. Evlerin boyandığı, kırığın döküğün tamir edildiği; halıların, yün yorganların, yatakların, yıkandığı zaman bahar temizliği zamanıdır. Bu işlerin her biri çok yorucudur ama o yünleri yıkayıp kuruttuktan sonra ditmek yok mu, öldürür insanı. Kurumaları birkaç saat süren bu yarı keçeleşmiş yünleri açmak günler alır. Bunca uğraştan sonra artık iyice kabarmış, havalanmış, tertemiz olmuş yatak yorganda yatmak bütün bu yorgunluğa değer mi bilemiyorum ama hepsi öyle yumuşak ve öyle püfür püfür olmuştur ki içine gömülüverir insan.
Böyle bir koşturmacayla karşılanırdı benim çocukluğumun baharları. Her şeyi tazeleyen bu mevsimi temiz karşılamak için bitap düşülürdü. Sonra bahar gelirdi bütün güzelliğiyle ve boya, arapsabunu, arınmışlık kokan bu evlerdeki tüm yorgunluğu alırdı. Kadınların temizlik sürerkenki bitkin, gergin halleri geçer; yerine görevini yerine getirmiş, kışın kirlerinden kurtulmuş olmanın dinginliği ve güveni yerleşirdi.
Şimdi benim bahar temizliği yapma zamanım geldi. Mevsim bahar mı, değil. Olsun. Ben yine de temizlenmek istiyorum.
Basım Yılı | 2015 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 291 |
Yazar | Zühal Baloğlu |