İslam felsefesi, diğer felsefi geleneklerle aynı zeminde duran ancak kendi özgün içeriği, yöntemi ve konu ele alma biçimiyle onlardan ayrışan bir entelektüel geleneğe işaret eder. Bu felsefi gelenek; metafizik, ontoloji, epistemoloji, ahlak vb. ana felsefi alanları içermekte ve dolayısıyla bu konuların tamamında kendisini söz sahibi kılan bir konumda yer almaktadır. Günümüzde İslam felsefesi, farklı boyutları ile ele alınan akademik bir disiplin halini almıştır. Bahsi geçen alandaki çalışmaların belirli konularda yoğunlaştığı görülmektedir. Bu çalışma, genel olarak az ele alınmış alanlardan biri olan epistemolojiyi kendisine konu edinmektedir. Önceden benimsenmiş bir ön kabule dayanarak İslam felsefesinin bilgi meselesine mesafeli durduğu varsayımı, epistemolojinin az ilgi görmesine neden olabilir. Ancak filozofların eserlerinin epistemolojiyle etkileşim içinde olduğu göz önüne alındığında, bu ön kabulün doğru olmadığı ve İslam felsefesinin felsefi bir gelenek olarak epistemolojiyi dikkate aldığı ortaya çıkmaktadır. Çağdaş epistemolojiyle bağlantı kurarak Farabi ve İbn Sina'nın eserlerini inceleyen kitap, İslam felsefesinin bilgi konusundaki zengin geleneğini günümüz perspektifiyle değerlendirir. İslam felsefesine sadece tarihsel bir gelenek olarak yaklaşmak, onun günümüzdeki felsefi sorunlara nasıl cevaplar sunabileceğini göz ardı eder. İslam felsefesi, Farabi ve İbn Sina gibi önemli filozofların eserleri üzerinden epistemolojiyi tartışarak günümüzdeki felsefi meselelere dair bir başvuru noktası olabilecek potansiyele sahiptir. Bu eser, İslam felsefesinin epistemoloji geleneğine dair kapsamlı bir bakış sunarak geçmişten günümüze uzanan bu zengin entelektüel mirası anlamak isteyen okuyuculara rehberlik etmektedir.
Tanıtım Metni