Salgının başlangıcından bugüne gelinceye dek önlem olarak dile getirilen, başta kapanma olmak üzere uygulanan tüm kısıtlamaların ortak hedef öznesinin altmışbeş yaş üstü olduğunu ve bunun yaşlıları “sosyal ölüme” mahkûm etmek anlamına geldiğini söyleyerek başlayalım. Ekonomik çöküntü ise bu “ölümü” hızlandıran bir unsur olarak kötü huylu bir kanser hücresi gibi, çaresizce yoksul ve yoksun yaşamlarına boyun eğmeye zorlanan toplumun neredeyse %80’nine yayıldı. (En az!) Süreci anımsayalım; Salgının ilk günlerinden beri 65 yaş üstüne getirilen kısıtlamalar eğer günün birinde “pandemi faşizmi” diye bir kavram oluşturulacaksa eğer onu tanımlayan ilk sıra örneklerden olacaktır. Sağlığın tanımını “yalnızca hayatta kalmaya” indirgeyen rejim ve “bilim” onları “hastalıktan korunma” retoriğine mahkûm ederek, evlerinde, odalarında ya da sığındıkları mekanlarda sosyal-psikolojik-fiziksel ölümlerden birine, ikisine yada tümüne birden terk etmekte sakınca görmemiştir.
Tanıtım Metni