Felsefe kitaplarını okuyan ya da onlara bir göz atan kişi, kendi içine kapalı, özel birikim isteyen bilgilerle karşı karşıya olduğu duygusuna kapılabilmektedir. Bu kitap Batı felsefe geleneğinin başlangıcı kabul edilen antik Yunan felsefesini doğuşundan geç antik döneme kadar izliyor. Sokrates öncesi doğa felsefecileri, Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikür, Yunan ve Roma Stoacıları, Plotinos, Augustinus vb başlıkları altında okura çıkarılan bir “davet” bu metin; popülerleştirmenin sığlıklarına düşmeden ''felsefe'' sözcüğünün genelde yaratabildiği “özel uzmanlık alanıdır” uyarısına itibar etmemeye, ürkmemeye bir çağrı. İnsanlığın acılarının, sevinçlerinin, umutlarının, başka bir dünya özlemlerinin ve mücadelelerinin sözlü-yazılı tarihinde oluşan, olgunlaşan ''düşünceler'', filozofunu her dönem bulmuştur; filozof düşünceyi değil, düşünce filozofu yaratır; göreve çağırır. İnsanın adına, insanlık adına. Düşüncenin özel uzmanlık bilgisine dönüşmesi, akademikleşmesi, “işbölümünün” bir armağanıdır. İnsanın öznesi ve nesnesi olduğu sorunlara ''yabancılaşmasıdır'' da. W. Rüegg'in ''Teori pratikten ayrı, kopuk değildir: filozof aktif, sürgün edilmiş ya da engellenmiş devlet adamıdır. Felsefe yapmasının amacı, mümkün olduğunca doğrudan –ama hiç olmuyorsa gençliği eğitmek suretiyle dolaylı yoldan– politikaya etki etmektir'' tespiti ülkemiz özelinde son derece güncelleşiyor. Filozofun felsefe üzerinden gençliği eğitmesi çağrısına mütevazı bir destek de bu ''davet''.
Tanıtım Metni