1970’lerden bugüne feminist imgelemde yaşanan değişimlerin izini süren Feminizmin Yazgıları, “İkinci Dalga” feminizmin kadın özgürlüğü için verilen radikal bir mücadele olarak Yeni Sol’un içinden ortaya çıkışıyla başlayıp zaman içerisinde ütopyacı enerjisini yitirerek kimlik siyaseti ve neoliberalizmle hizalandığı tarihsel süreci gözler önüne seriyor. Vaktiyle feminist kuramın merkezinde yer alan, kapitalist toplumun doğasına yönelik eleştirelliğin giderek geri plana atıldığını, hegemonik yahut anaakım feminist kuramın kendisini artık küresel kapitalist sisteme başkaldıran bir radikallikte algılamadığını, bilakis neoliberal güçlere her geçen gün daha fazla yakınsadığını, hatta onlarla “tehlikeli bir münasebet”e girdiğini dile getiren Nancy Fraser, refah devletinin maruz kaldığı politik ve ideolojik saldırılara paralel bir biçimde, geçmişte büyük önem atfedilen ırk ve sınıf temelli meselelerin, yeniden bölüşüm, toplumsal ve ekonomik adalete ilişkin taleplerin, kültürel farklılıklar ve kimlik siyaseti lehine marjinalleştirildiğini yahut tamamen terk edildiğini iddia ediyor. Fraser’a göre, feminist hareketin başlangıçtaki özgürleştirici vaadini geri kazanmasının ve içinde yaşadığımız küresel neoliberal krizin açmazlarına çözüm üretebilmesinin yolu, diğer özgürlükçü ve eşitlikçi hareketlerle bir araya gelerek kontrolden çıkmış serbest piyasa düzeninin demokratik denetime tabi tutulması için ortak bir mücadele örgütlemesinden geçiyor.
Tanıtım Metni