Bilgisayarların ve bilgisayarları efektif kılan programların varlığı tıptan, eğitime, savunma sanayisinden sanata kadar birçok alanda yadsınamaz bir hal almış ve bilgisayar programcıları günümüz dünyasının dahi sanatçıları haline gelmiştir.
Bu sıra dışı eserleri anlamlandırmak, herkes için olduğu kadar hukukçular için de zordu. Özellikle bu çalışmaların eser olup olmadığı, nasıl korunacağı ve hatta korunmasının gerekip gerekmediği, hem hukukî hem de felsefî olarak çok tartışıldı. Tartışmalar devam ederken bilgisayar programlarının ekonomik değeri ve dünyaya yayılma hızı inanılmaz boyutlara ulaştı. Bu gelişmeleri takip eden Kıta Avrupası Hukuk Sisteminde, özellikle Avrupa Birliği'nin yeknesak mevzuat çalışmaları sonunda 14 Mayıs 1991 Tarihli Bilgisayar Programlarının Hukuken Korunmasına ilişkin Konsey Direktifi ile temel prensipler belirlendi. Ülkemizde de Direktif metniyle paralel düzenlemeler 1995 yılında FSEK'e eklenerek, bilgisayar programları ilim ve edebiyat eseri olarak koruma altına alındı.
Yaşamını devam ettirebilmek için değişmek zorunda olan bilgisayar programlarında, değişikliğin boyutu programın başlı başına yeni bir esere dönüşmesine sebep olabileceği gibi basit bir modifikasyon ya da düzeltme boyutunda da kalabilir.
Bu çalışmada; fikrî hukuka özgü kavramlar (bilgisayar programlarının eser niteliği, eser sahibinin yetkileri, vs. ) ve bu eser türüne özgü sorunlar ışığında, yapılan değişikliklerin fikrî hukuk kapsamında doğuracağı sonuçlar, ulusal mevzuatımız ve uluslararası mevzuat dikkate alınarak incelenmiştir.