Oyun, insanlık tarihinin en kadim uğraşı olarak varlığını her toplum içinde ve her coğrafyada günümüze dek sürdürmüş bir etkinliktir. Günümüz eğitim sisteminin temelini oluşturan yapılandırmacı yaklaşım gereği öğrenciler, dünyada var olanı algılama ve çevresinden edindiği bilgiyi zihninde yapılandırma sürecinde aktif konumda rol oynamaktadır. Öğrenciyi merkeze alan bu yaklaşımda, öğrencinin ön bilgisine önem verilmekte, fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimi dikkate alınmaktadır.
Geleneksel ve eğitsel oyunlar bedensel, zihinsel, duygusal, dilsel, ahlaki birçok gelişimi sağlaması yönüyle ve çocukların tabii bir uğraşı olmasından dolayı çok eski tarihlerden itibaren eğitimin ilgi alanına girmiştir. Psikolog ve psikanalistler, çocuğun eylemi olarak tarif ettikleri oyunu kullanarak çocuğu keşfetmeye çalışmışlardır. Pedagoglar ve doktorlar, çocuğun gelişimindeki etkisini evrelerini belirleyerek incelemişlerdir. Eğitimciler, oyunun gücünü kullanarak çocuklarda davranış değişikliği oluşturma çabası içine girmişlerdir. Araştırmacılar ise oyunun sadece eğitimde değil çocukları tanımak, kişiliklerini belirlemek için de önemli bir araç olduğu kanısına ulaşmışlardır. Eğitim ortamının eğlenceli hâle gelmesi ve oyuna dâhil olan öğrencilerin bizzat aktif olması, öğretilmesi hedeflenen konunun kolaylıkla anlaşılmasını sağlamaya yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte geleneksel eğitsel oyunlar, sınıf içerisindeki disiplin sorunlarının azaltılmasına öğrencinin başarı seviyesinin artırılmasına yardımcı olmaktadır.