Post-hakikat, post-gerçek, hakikat sonrası gibi kavramlarla dilimize tercüme edilen “post-truth” kavramı, somut gerçeklikler yerine duygu ve kanaatlerin referans alındığı bir dönem olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla içinde yaşadığımız gerçek ötesi arenada; sosyal, siyasal, ekonomik alanlardaki hemen her söylem gerçekliklerden ziyade yalan/yanlış durumları referans alabilmektedir. Böylesi bir iklimde dinleyicilerin “neyin gerçek olup olmadığına inanacağına” dair tutumları gerçeğin kendisinden daha önemli hâle gelmektedir. Üstelik yalnızca yönetim kademesinde politikacılar ve üst düzey şirket yöneticileri değil kamuoyunu oluşturan yurttaşlar da post-gerçek çağın birer öznesi hâline gelmiş durumdadır. Kamuoyunu oluşturan grupların çoğu, kendi desteklediği ya da dile getirdiği düşüncenin söylemlerini doğru olarak nitelemektedir ya da maruz kaldıkları mesajların/söylemlerin aslını yeterince irdelememektedir. Bu durum kişiler arası ilişkilerden sosyal ilişki ağlarına varıncaya dek birçok alanı kapsamaktadır. Üstelik hakikat ötesi çağda gerçeği referans almayan söylemler, çoğu zaman belirli bir karşı yaptırıma da maruz kalmamaktadır. Kanıksanmış bir iletişim problemi, üzerine yeterince eğilmeksizin ve çözüm arayışına girilmeksizin ortadadır. Taraflar gerçeklikten ziyade kendi gerçek olduğuna inandıkları söylemlerin peşinden gitmektedir. Bu açıdan bakıldığında, sosyal ve siyasal arenada artık “gerçek” olgusu önem sırasını farklı unsurlara devretmiş olarak görülmektedir. Söz konusu unsurlardan hareketle bu kitap, post-gerçek zeminde gerçekleşen iletişim örüntülerini siyasal, felsefi ve iletişime özgü alt bağlamlarda ele alarak etraflıca bir bakış açısı ortaya koymaktadır.
Baskı Sayısı | 1. Baskı |
Baskı Yılı | Şubat, 2022 |
Boyut | 13,5x21,5 |
Sayfa Sayısı | 178 |
Yazar | Abdülhakim Bahadır Darı
,
Erdal Bilici
,
Esra Yıldırım
,
Lütfiye Yaşar
,
Muhammet Emin Sözkesen
,
Şakir Güler
,
Serdar Gezer
,
Simge Ünlü
,
Yusuf Şahin |