Demokrasilerde iktidarlar her istediğini yapamaz. Evrensel hukuk kuralları, insan hakları ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler, demokrasinin temel ilkeleri ve Cumhuriyet’in temel nitelikleri, iktidarların ve meclislerin sınırlarını belirler. Bunları ve kuvvetler ayrımı ilkesini yok sayan bir rejimin adı demokrasi değil diktatörlüktür. Siyasetçiler seçimlerden önce halka çok şey vaat ediyorlar ama sonra bunları unutuyorlar. Bakınız, 2006 yılında kaybettiğimiz örnek siyaset adamı Aydın Güven Gürkan yalan ve kandırmacılık üzerine kurulan sanal siyaset konusunda neler söylüyor: Tıpta ‘Hipokrat Yemini’ neyse; politikada da ‘güvenirlik ilkesi’ o... Yalan söylemek, sahtecilik yapmak, gerçeği saklamak, olayları çarpıtmak, gelişmiş demokrasilerde en bağışlanmaz ‘meslek defosu’ sayılıyor. Politika, yalan söyleyeni, sahtecilik yapanı, gerçeği saklayanı, olayları çarpıtanı mutlaka dışlıyor. ‘Yalan’, milletin, seçmenin kandırılacak bir ‘saflar’, ‘aymazlar’ ordusu olarak görüldüğünün bir kanıtı sayılıyor. Politikada uzlaşmalar sağlanacaksa, tarafların asgari bir güvenirlik düzeyine sahip olmaları da gerekiyor. ‘Söz’ söz değilse; insanlar neye güvenerek birbiriyle uzlaşacaklar? ‘Yalan’ politikanın uzlaşmacı yanını tıkıyor, köreltiyor. Onu çalışamaz hale getiriyor. Politik yaşamımızın bence de en büyük zaafı ‘yalan’ı küçümsüyor olmasıdır. ‘Yalan’ın küçümsendiği yerde; ‘gerçek’ de küçümsenir... ‘Doğru’ da küçümsenir. ‘Doğru’ya, ‘gerçeğe’ yönelmemiş bir politik yaşam, ‘sanal’ bir politik yaşamdır. Bu kitap yalandan ve sanaldan kurtulup, doğruyu ve gerçeğe yönelmiş bir yeni politika arayışıdır.
Tanıtım Metni