Bir kadının en erken başlayan mevsimi ilkbahardır ve o kadın için ölene kadar devam eder. Yaz, sonbahar ve kış bedenini yıpratır, yüzünde kimi güzel, kimi çirkin izler bırakır ama ruhu hep ilkbaharı yaşar.
Dört mevsimi farklı deneyimlerle yaşarken, ilkbaharı ruhunda taşıyan dört kadın, bireysel benlikleri ile toplumsal benlikleri arasındaki çatışmayı Gezi ruhu ile birleştirerek var olma ve özgürleşme arzusunun önüne dikilen engelleri yıkmaya çalışıyor...
Nihal tahta bir kaide üstüne avuç içi yukarı bakacak şekilde bileğinden oturtulmuş bir kadın eliyle, o elden uçmak üzere olan minik bir kuşun, metalden yapılmış zarif heykelini incelemeye başladı.
“Okan, gerçekten çok güzel! Hangi metal bu?”
“Kurşun. 18. yüzyılda geliştirilmiş bir teknik. Yıpranmaya açık bir malzeme olmasına rağmen ben kullanmayı çok seviyorum.”
“Sanırım bir kadın elinden uçmaya çalışan kuş.”
“Evet. Kuş özgürlüğü, kadın eli ise yaşamı temsil ediyor.”
“Neden kadın eli de, erkek eli değil?”
“Kadın kutsaldır yavrum. Erkek ise ancak bir araç olabilir. Erkek tek başına bu dünyaya bir yaşam hediye edebilir mi? Bir kadın gibi o yaşamı edinip, besleyip, koruyup, sonra da zamanı gelince evrene sunabilir mi? Hayır.”
Basım Yılı | 2015 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 181 |
Yazar | Sema Fener |