Su, kaderine yazılanın Demir olması için bir sabahtan bir sabaha kadar ağlarken kaderin önüne sunduğu Ateş, kendisini anbean yakıp tüketiyordu. Yanıp tükenen bir Su, Nasip köyünde çilenin yeni adıydı. Gözyaşı Ağacı’nın altında, ellerini yasladığı ağacın kalbinde suçlaması gerekenin kader mi yoksa kaderi kirleten eller mi olması gerektiğini düşünürken toprağa düşen yaşları çilenin tohumlarını toprağın sırtına yüklüyordu. Toprağın sırtında adı Su olan bir ur vardı artık. Döktüğü gözyaşları, ağacın gövdesine kezzap darbeleriyle inip kalkarken ortaya çıkan resim bir Su'nun bir Demir'e nasip olamamasının Ateş'e attığı közdü. Su yanıyordu...